kendimce... kendimden... yazabildiğim kadarıyla... aklıma takılanlar...

24 Ocak 2012 Salı

insan ve değişim...

  zaman hızla ilerlerken, herşey değişiyor, dünya küçülüyor. hal böyleyken biz çağın getirdiklerine karşı koyamıyoruz. bir sokak ötemiz ya da yan komşumuz kadar yakın artık dünya. önceden köyünden ya da kasabandan çıkmasan belki masumluğunu korurdun ama şimdi bu olay hiç de kolay değil. her tarafı saran iletişim ağları bizi çok derinden etkilemektedir. "bana ne olup bitenden, ben işime bakarım." diyemiyoruz...

  çağımız, gittikçe küçülen dünyada bizi tek tip insana dönüştürmenin planlarını yapıyor. yani aynı şeyleri giyen, aynı şeyleri yiyen ve içen, aynı şeyleri düşünen insan oluşturmaya çalışıyor. bunu başarmıyor da diyemeyiz. çünkü artık nasıl küçük bir köyde yaşayan insanlar birbirinden etkileniyorsa dünya da o köy gibi insanları etkilemeye başladı. ve dünya köye dönüyor...

  gazetelerde okuyoruz ya da televizyondan izliyoruz gökdelenlerin arasında kalan evini satmamakta ısrar eden insanları. bize göre delilik ama o insanlar kendileri olmaktan vazgeçmiyorlar. kendi yaşantılarını diğer insanlara göre şekillendirmiyorlar ya da bunun için çabalıyorlar. aynı bunun gibi ben de diğer insanlara inat değişiyorum. onlara benzememek için elimden geleni yapıyorum. çünkü ben, ben olmak istiyorum, onlar değil. çağın getirdiği şeylere çok da kolay karşı koyamıyorsun, sen de bazen içinde buluyorsun kendini. ama ısrarla ben olmaya çalışırsan başarırsın...

  peki neden "ben"? eğer ben diğe bir şey olmasaydı hepimiz herhangi bir çiçek ya da hayvan türünden farkımız olmazdı. aynı şeyleri yapmak, aynı şeylerden hoşlanmak ya da nefret etmek biz insanlara yakışan bir şey değil. insana kalıp biçilmez. bırakın herkes kendisi olmaya çalışsın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder