kendimce... kendimden... yazabildiğim kadarıyla... aklıma takılanlar...

14 Kasım 2011 Pazartesi

zıt kutupların dayanlımaz çekiciliği

  Dostluk zor ama güzel bir şeydir. Çok zor bulursun. Çünkü dost olman için herşeyin uygun olması lazım, dürüstlük, samimiyet, güven, kafa uyumu... Şimdiye kadar da öyle kimseyle dost olmadım, çünkü kimseye güvenemedim.
  Hep bir yapmacıklık ve geçicilik olarak baktım dostluğa. Lise bitinceye kadar, üniversite bitinceye kadar, hatta askerlik bitinceye kadar sürdü arkadaşlıklarım. Bir iki konuştuğum olsa da hani gittiklerinde kalbim yanmadı. Yokluklarını öyle derinden hissetmedim. Öyle hissetmem için dost olmam gerekmiş. Ben kimseyle dost olmadığımı yeni anladım.
  Peki dost olmam için ne lazımmış. Zıt kutupların dayanılmaz çekiciliği. İnsan aynı pencereden bakarsa kafa dengi olamıyormuş onu anladım. Ya da ben hep öyle hissettiğimden hemcinsimle öyle bir dostluğum olmadı. Bir yerde rakibin sonuçta. Hani matraklık yapacaksan bile bir yere kadar. Ama dostun karşı cins olursa her şey bir kenara bırakılıyor. Sen bir pencereden bakarsın o da diğer pencereden.
  Evet böyle biri oldu. İlk defa aşık olmadığım bir kızla konuştum. Dost oldum. Onunla tatlı, acı herşeyi paylaşıyor, hem gülüp hem ağlıyorduk. Ama her güzel şey gibi bu da kısa sürdü. Hem de sebepsiz bitiverdi. İşte tam burada anladım onunla dost olduğumu. Meğer insan biriyle dost olunca yokluğunda kalbi acıyormuş. Sen aşıksın diyenlere de ısrarla diyorum ki aşk değildi aramızdaki.
  Dost olmak için zıt kutuplara ihtiyaç varmış. En azından benim için...