kendimce... kendimden... yazabildiğim kadarıyla... aklıma takılanlar...

10 Ekim 2011 Pazartesi

ben, sen ve aşk...


  Olmazmış... Çok basit aslında. Hani şöyle de derler ya "biz ayrı dünyaların insanıyız." İşte böyle bir şey. Hani herkesin yaşadığı aynı değil belki ama ne kadar da güzel özetliyordu herşeyi. Farklı giriş ve gelişmeler olsa da sonu yine aynı şekilde bağlanıyor romanın. hani aynı filmi zorla izlemek gibi, hem de defalarca. Ne olacağını bile bile, katili maktülü, mutluyu mutsuzu bildiğin halde zorla aynı filmi defalarca izlemişim...
  Bir umut... Bir umut belki de bu kadar safça bekleyişlerim ya da izlediğim filmi sanki hiç bilmiyormuş gibi izleyişim. Hani çabalarsın bazen de. Bilmediğini farzettiğin o filmin sonu gelmeden kendince çabalarsın. Belki yolu değiştirirsem sonu aynı olmaz. Belki şöyle yaparsam, şöyle davranırsam sonu ayrılık olmaz bu yolun diyorsun ama olmuyor. Başlarken yazılmış ayrılık. Sona kalmamış. Bize bırakılmamış...
  İşte o yüzden nasıl gece, gündüz ve gün bir arada duramıyorsa ben, sen ve aşk bir arada olmazmış. Ben anladım. Geç olsa da anladım.
  Şimdi ne mi yapıyorum? Gölgem olduğunu bile bile sen yokmuşsun gibi davranıyorum. Arada senle konuşsam da seni hiç düşünmüyormuşum gibi yapıyorum. Yeni kurmaya başladığım hayallerin önüne bir bir geçsen de ben yanından geçiyormuşum gibi yapıyorum. Ben yolumu değiştiriyorum da seni değiştiremiyorum...